Anahtar Parti Genel Başkanı
Yavuz Ağıralioğlu, “Yolsuzluğun üstüne gideceksiniz, yolsuzlukların hesabını soracaksınız. Bir kuruş devletin malına, mülküne halel gelmeyecek şekilde devletinizi yöneteceksiniz. Ama adaleti sadece kendi yakınlarınızı koruyup, rakiplerinizi susturmak hevesine alet etmeyeceksiniz. Kendi belediye başkanlarınıza dokunsanız, size Ekrem İmamoğlu’na niye dokundunuz demeyecekti bu millet. Kendi belediye başkanlarınıza, kendinize yakın olanlara dokunsaydınız size bu kadar kızmayacaktı bu millet” dedi. Ağıralioğlu, “Çocuklarımız sadece zannedilmesin ki Ekrem
İmamoğlu için bağırdılar. Ekrem İmamoğlu'nu aslında bahane ettiler. Siyasetin inisiyatifsizliğine kızdılar. Kendi yaşam şartlarına itiraz ettiler. Bu çocuklar siyasetin kavgasına değil, kendi kaderlerine itiraz ettiler. Kendilerine yaşatılan kadere itiraz ettiler” diye konuştu.Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, dün İstanbul İl başkanlığı tarafından düzenlenen iftar programına katıldı. Ağıralioğlu, burada yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:Ben, Özgür Bey'e yakışır. Devleti kuran partiye yakışır. Ne yakışır efendim? Devletine, başkaldıranlara had bildirmek yakışır. Mansur Yavaş konuşurken Saraçhane'ye destek için gelmiş, kötü muamele ediliyor falan demeye çalışırken bir hassasiyet ısrar etmiş. Demiş ki, PKK bayrakları için söylüyor, bu paçavraları sallayanlara davrandığınız falan gibi bunlara davranın falan diye kinayeli bir şey söylemeye çalışmış. Sonra DEM Partililer gelmişler, Mansur Yavaş'ın açıklamasını Özgür Bey'e sormuşlar. Özgür Bey de cevaben demiş ki, efendim partilerin görüşlerini genel başkanlara açıkla. Sonra hitap etme imkânı bulmuş, Mansur Bey'in dediğinden özür dilemiş. Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı, devleti kuran partisinin genel başkanı, Mustafa Kemal Atatürk'ün makamında oturan genel başkan, devletine isyan edenlere, bayrak açanlara, 40 yıldır evlatlarımızı vuranlara, güya bayrak diye açtıkları paçavralara, paçavra diyenlerin dediğinden özür dilemez. Sen illa birinden özür dileyeceksen Atatürk'ten özür dile. İlla birinden özür dileyeceksen Cumhuriyeti kuranlardan özür dile. İlla birinden özür dileyeceksen bu memleketi, biz için de huzurla yaşayalım. Bize emanet edip gidenlerden özür dile.
Kendi belediye başkanlarınıza dokunsanız bu kadar kızmayacaktı millet
Yolsuzluğun üstüne gideceksiniz, yolsuzlukların hesabını soracaksınız. Bir kuruş devletin malına, mülküne halel gelmeyecek şekilde devletinizi yöneteceksiniz. Ama adaleti sadece kendi yakınlarınızı koruyup, rakiplerinizi susturmak hevesine alet etmeyeceksiniz. Kendi belediye başkanlarınıza dokunsanız, size Ekrem İmamoğlu’na niye dokundunuz demeyecekti bu millet. Kendi belediye başkanlarınıza yahut kendinize yakın olanlara dokunsaydınız size bu kadar kızmayacaktı bu millet. Şöyle bir pratiğe döndü. Siyaset sizin elinizde sanki rakiplerin susturma imkânı gibi algılanacak, siyasi kudretiniz masumiyet karinesini gölgeleyecek şekilde kullanılıyor diye uluslararası itibarınıza suikast ettiğiniz bir iş haline geldi. Masumiyet karinesi vardır diyorsunuz, sonra mahkeme süreci daha yeni başlamış, karar verilmemiş bir süreçle ilgili herkesin hırsız olduğuna dair bir propaganda yapıyorsunuz. Ve bu yaptığınız yüzünden kaybolan güvenin millete maliyeti fakirliktir. Millete maliyeti yüksek.
Demek ki yapıp ettiklerinizde problem var!
Bir şey yapıyorsunuz, adalet güçlendiriyor. Bir şey yapıyorsunuz, toplum beraberliği güçlendiriyor. Bir şey yapıyorsunuz, memleketteki gelecek endişelerine iyi gelmiyor. Bir şey yapıyorsanız AK Parti bile güçlenmiyor. Ne yapıyorsanız yaptığınızdan ekonomi zayıflıyor, itibar zayıflıyor, toplumsal beraberlik zayıflıyor, huzur zayıflıyor, hukuk zayıflıyor, itimat zayıflıyor. Problem var. Demek ki yapıp ettiklerinizde problem var. Neyi niçin yaptığınızla ilgili hesabı siz vereceksiniz. Ama her kuruşun hesabını sormak zorundasınız.
Yakınlarını koruduğun şey adalet değil, himaye!
Şöyle bir algı var. Sanki millet hırsızın yanındaymış, hırsızlığın yanındaymış falan gibi siyasetin parmak sallaması var. Bu memlekette hiç kimse devletin malı mülkiyensin, hırsızlık yaparsın demez. Hiç kimse. Ama herkes şunu diyebilir. Herkese dokunsun hukuk. Adalet herkese dokunsun. Daha önce AK Parti'ye haksızlık yapıyorlar. Belediye başkanları sadece muhalefetten alınıyor falan diyor muhalefet kurmaylara. Halbuki haksızlık ediyorlar. AK Parti de Büyükşehir Belediyelerini aldı görevden, yolsuzluk dolayısıyla. Aldılar. Haksızlık etmemek lazımdır, aldılar. Ama AK Parti kendi yolsuzluk yaptığını, iddia ettiği kendi adamlarını yolsuzluk yaparken yoruldular diye dinlendirdi, istirahat etti. Yani AK Parti'de görevden alınmış belediye başkanlarının birisini hesap ver, yargıla illa içeri atmak zorunda bir suçu varsa içeri atacaksın yani. Ama yargıla. Millet seni kendi adamlarına bile uyguladığın adaletle görsün, ondan sonra bak bakalım kimle konuşuyorsun. Dikkat etmek lazım. Adaleti adalet yapan şey, siyasi rakiplerine, hasımlarına da uygulamaktan mesuliyet duyduğun şeydir. Yakınlarını koruduğun şeyin adı adalet değildir, himayedir. Rakiplerinin hakkını koruyabiliyorsan adalettir. En zayıflar, en kuvvetlilerden haklarını rahatlıkla alabiliyorsa onun adı adalettir. Ne yaptınız siz şimdi?
Siyasetin kavgasına değil kendi kaderlerine itiraz ettiler
Çocuklarımız sadece zannedilmesin ki Ekrem İmamoğlu için bağırdılar. Ekrem İmamoğlu'nu aslında bahane ettiler. Siyasetin inisiyatifsizliğine kırdılar. Kendi yaşam şartlarına itiraz ettiler. Aslında bağıran çocuklarımız daha iyi bir Türkiye'ye olan inançlarını haykırmak zorunda oldukları şuurla çıktılar. Siyasetin kendilerine yetemeyeceğini gördüler. Hatta muhalefetin kendilerini daha iyi bir gelecek ayarlayamayacağına kahırla kendi kaderlerine yürüdüler. Siyaset yancılığı sever. Siyaset böyle büyük enerjiyi gördü mü kendi cebine indirmeyi sever. Ama bu çocuklar siyasetin kavgasına değil, kendi kaderlerine itiraz ettiler. Kendilerine yaşatılan kadere itiraz ettiler. Bunun arasında biz Türkiye'deyiz. Bu Türkiye'de her türlü manipülasyon, her türlü operasyon böyle zamanlarda yapılır. Sinir uçlarına dokunacak şekilde kriminal hale getirmeye çalışırlar. Birisi camiye şişe atar, birisi camiye hakaret eder, birisi birine küfür eder. Böyle zamanlarda en olmaz şeyi yapanları hemen yakalamak lazımdır. Onlar mutlaka mecrandan çıkarmaya çalışıyorlardır mevzuyu. Örgütler de böyle yapar, uluslararası istihbaratlar da böyle yapar. Bunu da herkes bilir. Yani Tayyip Bey de bilir bunu.