BAHÇELİ, GİDİN ÇADIR TİYATRONUZU KANDİL'E KURUN
MHP Lideri Devlet Bahçeli aylar sonra TBMM grup toplantısına katılarak partililerine hitap etti. Bahçeli konuşmasında bir çok konuya değinirken cezaevinde yatan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın devran isimli kitabının tanıtımı için tiyatro oyununda bir araya gelen CHP'lileri hedef alarak "CHP’ye diyorum ki, çadır tiyatronuzu ya gidin Kandil’de kurun, ya da Pensilvanya’ya açın" dedi:
MHP Lideri Bahçeli'nin grup toplantısında yaptığı konuşmanın satır başları şu şekilde:
Türkiye ile Libya’nın denizden birleşmesi, Doğu Akdeniz’in iki yakasının bir araya gelmesi bölgesel dengelerin yeniden kurulmasını sağlamış, Fransa’dan Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’a kadar bildik ülkeleri telaşlandırmıştır.
Doğu Akdeniz’de enerji kaynakları üzerine anlaşma üstüne anlaşma yapılırken, ittifaklar derinleşip genişlerken Türkiye ne yapacaktı, aleyhine olan gelişmelere sessiz ve seyirci mi kalacaktı?
Libya konusu bizim için siyasi ve dış politika konusunun yanında tarih, coğrafya ve gelecek konusudur.
Doğu Akdeniz’de ülkemizi sıkıştırma ve çevreleme planı Libya Mutabakatıyla çöpe atılmış, yeni bir jeostratejik denge ortaya çıkmıştır.
Bu nedenle Tobruk merkezli Hafter’i destekleyen ülkeler meşru ve tanınmış Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni yıkmak için kuyruğa girmişlerdir.
Libya’ya asker gönderilmesini esas alan Tezkere’nin 2 Ocak 2020’de TBMM’de kabulü düşmanları çatlatırken, CHP’yi, HDP’yi, İP’i, SP’yi aynı anda zıvanadan çıkarmıştır.
Türkiye’nin menfaatlerini, tarihi haklarını, egemenlik çıkarlarını savunmaktan aciz düşenler bize ne söylemeye, neyi anlatmaya çalışıyorlar?
Buzlu camın ardından, dikiz aynasına bakarak neyi görmeye ve göstermeye çabalıyorlar?
Türkiye’nin deniz yetki alanının Batı Akdeniz’e kadar uzanmasına, dayatmalar ve zorlamalara boyun eğmeyen bir siyasi iradenin varlığına tepki ve karşı çıkış zillet değil midir? Rezalet değil midir?
Böylesi bir tutum vatanseverlikle nasıl bağdaşacaktır?
Kılıçdaroğlu biliyorsa söylesin, Ortadoğu’da olmadan, Libya’daki kanamayı dindirmeden, Misak-ı Milli emniyet ve esenliğe kavuşturulmadan Anadolu’da nasıl tutunacağız?
Barbaros Hayrettin Paşa’nın 482 yıl sonra tekrar dönüşü bu CHP’yi niye ürkütüyor? Niye gocunduruyor? Neden sızlandırıyor?
Akdeniz’de sahne alan güç oyunlarının içine Türkiye’nin girmesi zilleti niye kızdırıp kahrediyor?
Emri kimden alıyorlar? Kimin nam ve hesabına huşunet ve husumet akını düzenliyorlar?
CHP kimin tarafındadır?
Doğu Akdeniz’deki varlığımızdan Yunanistan rahatsız.
Rum Yönetimi rahatsız. Hafter rahatsız. Sisi rahatsız.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri Veliahtları rahatsız.
Şu tuhaf işe bakınız ki, Kılıçdaroğlu da rahatsız.
İP desen CHP’ye dolanmış, HDP’ye ulanmış, çıkar lobilerine dayanmış.
Libya’da ilan edilen ve taraflarca kabul edilen ateşkes bölgesel huzur ve istikrar açısından mühim bir kazanımdır.
Ancak chp bundan bile rahatsızdır.
Merhum Menderes yol yapmış, bu CHP uçak mı indireceksiniz diyerek takoz koymaya çalışmıştı.
Merhum Demirel İstanbul’a ilk köprüyü dikmiş, bu CHP köprüden mutlu azınlığın ve zenginlerin geçeceğini ileri sürmüştü.
Keban Barajı için kazma vurulmuş, inşaat başlamış, bu CHP ne yapacaksınız barajı, kurbağa mı yüzdüreceksiniz demiştir.
Kanal İstanbul gündeme gelmiş, aynı CHP yaptırmam demiştir.
Köprü yapılır yıkmak isterler, tünel yapılır kapatmak isterler, denizin altından yol açılır, ray döşenir ne gerek var derler, niye ihtiyaç duydunuz, ihaleleri kime verdiniz diye tahrip etmek isterler.
Yerli ve milli silah sanayinin gelişmesi için saygıdeğer teşebbüslerde bulunanlara yalan yanlış, çürük çarık, eksik gedik ifadelerle saldırıp kara çalarlar.
Bu CHP’de hayır yoktur.
Bu İP’de umut yoktur.
Bu HDP’nin patenti ve paleti Kandil’dir.
Tarih tereddüt edenlerin sebep olduğu onlarca felakete şahittir.
Üzerinde yaşadığımız geniş coğrafyalarda tereddüt edenin sözü orta yerinden kesilmektedir.
Bu kapsamda CHP itimat, itibar ve inandırıcılığını kaybetmiş Türkiye’nin karşısına geçmiştir.
Dünya petrol rezervinin yüzde 12’sine; altın, elmas, kobalt ve uranyum gibi stratejik madenlere sahip Afrika’nın küresel güç odaklarının, emperyalist oluşumların yeni adresi haline geldiğini bilmezler, hegemonya yarışından anlamazlar.
Ama sıra yalana geldi mi bunlar gibisi yoktur.
Gündüz elinize bir fener alsanız bile bu CHP’nin hiçbir yöneticisini bulamazsınız, göremezseniz.
Pinokyo adeta bunların yanında masum kalır.
Esad, Hafter ve Sisi için neredeyse fan kulübü açacak, taraftar grubu oluşturacak, hayran kitlesi kuracak kadar ahlaki eşikleri yıkmışlar, akıl tutulması yaşamışlardır.
Kılıçdaroğlu’na ve CHP’li yöneticilere diyorum ki; Türkiye’nin hak ve çıkarlarını savunmak, bekasına destek olmak korkmayın sizi MHP’li veya AK Partili yapmaz, sadece adam yapar, sadece yerli ve milli insan yapar.
Vatan ve bayrak sevgisi sizi yoldan çıkarmaz, aksine yola getirir.
İnsanın bedeninde ameliyat yapmak için bayıltmak, CHP’nin ruhunda yapmak için de ayıltmak lazımdır.
Hani korku siyaseti diye konuşup duruyorlar ya, alayı kuyruklu yalandır, sahtekarlıktır, müfteriliktir.
Kabuktan öze inemeyenler, zarftan mazrufa ulaşamayanlar, karakterlerinde özgüven, kişiliklerinde öz değer eksiği olanlardır.
Siyaset akıl işidir, mantık işidir, ahlak işidir, fedakarlık gerektirir.
Bunların hepsi CHP’de tükenip kaybolmuştur.
Terörist Demirtaş’ın Devran isimli sözde kitabından tiyatro oyunu çıkarıp buna övgü düzenler bu milletin ruh köküne yabancı olanlardır.
CHP’ye diyorum ki, çadır tiyatronuzu ya gidin Kandil’de kurun, ya da Pensilvanya’ya açın.
Emin olun kapalı gişe oynatırsınız, hasılat rekorları kırarsınız.
Fakat Müslüman mahallesinde salyangoz satmayın, satmaya kalkışmayın, zira sattırmayız, müsaade etmeyiz.
Diyeceklerim Kılıçdaroğlu’nun kulağını küpe olsun, aksi halde Türk milleti bu siyaset ucubesini affetmeyecek, bulduğu ilk sandıkta da bedelini ödetecektir.