Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:Siyasi hayatımızın her döneminde olduğu gibi bugün de hem iş yapıyor hem hizmet ediyoruz, hem de karalama kampanyalarıyla mücadele ediyoruz. Muhalefet kanadında en azından milli meselelerde değişim görmeyi umdukça maalesef her seferinde büyük bir düş kırıklığı yaşıyoruz. Muhalefetin siyaseti centilmence bir rekabet yerine yıkıcı bir husumetle yürütme isteği, aşılmaz bir duvar misali sürekli karşımıza çıkıyor. Aktörler, isimler ve genel başkanlar değişse de ne yazık ki bu zihniyette zerre miskal düzelme olmuyor. Durum öyle vahim ki, bu ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanı çıkıyor, kendi ülkesini yabancı basın kuruluşlarına, yabancı aktörlere, dergilere şikayet ediyor. İktidarı yıpratayım derken asıl Türkiye'ye zarar veriyor. Türk ekonomisine zarar veriyor. Boykot çağrılarıyla yerli ve milli markalara zarar veriyor. Evine ekmek götüren işçi kardeşlerime zarar veriyor. Türk ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştıran ihracatçılarımıza zarar veriyor. Fabrika kurup istihdam sağlayan sanayicilerimize zarar veriyor. Ülkemizin kalkınmasına, büyümesine, güçlenmesine destek olan iş dünyamıza zarar veriyor. Adı yolsuzlukla, rüşvetle, sahtecilikle anılan bir avuç muhterisi memnun etmek uğruna 85 milyonun tamamını hayal kırıklığına uğratıyor. Sayın CHP Genel Başkanı kusura bakmasın. Ama bunun adı muhalefet değil. Ekonomik tetikçiliktir, jurnalistiktir, ispiyonculuktur.
Burada şu gerçeği tüm samimiyetimle ifade etmek isterim; Siyaseti marjinalleştirmek, bu ülkeye yapılacak çok büyük bir kötülüktür. Sivil siyaseti zehirli söylemlerle enfekte etmenin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Hükümet yara alsın da Türkiye'ye ve Türk ekonomisine ne olursa olsun anlayışı, açık söylüyorum, hastalıklı bir zihniyetin işaretidir.
"Kimse ülkesini yabancılara şikayet edemez"
Bizim CHP'lilerin birbirini jurnallemesiyle hiçbir sıkıntımız olamaz. Ama yalan ve iftiralarla Türkiye'nin jurnallenmesine gözlerimizi kapatamayız. Hiç kimse muhalefet ediyorum bahanesiyle kendi ülkesini yabancılara şikayet edemez, ekonomisini batırmaya çalışmaz, firmalarımızı hedef göstererek onlara zarar verme peşinde koşamaz. Kantarın topuzu kaçmıştır. Düzelme umudu da giderek azalmaktadır.Burada şu gerçeği tüm samimiyetimle ifade etmek isterim; Siyaseti marjinalleştirmek, bu ülkeye yapılacak çok büyük bir kötülüktür. Sivil siyaseti zehirli söylemlerle enfekte etmenin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Hükümet yara alsın da Türkiye'ye ve Türk ekonomisine ne olursa olsun anlayışı, açık söylüyorum, hastalıklı bir zihniyetin işaretidir.