Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda "Kanal İstanbul projesi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin projesidir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Kanalın uzunluğu 45 kilometre, taban genişliği 275 metre, derinliği 21 metreye yakın olacaktır. Bünyesindeki 2 limanı, 1 yat limanı, lojistik merkezi, 7 köprüsü, 2 demiryolu ve 2 hafif raylı geçişi ile Kanal İstanbul, dünya çapında bir eser olacaktır. İnşası sırasında 1,1 milyar metreküplük dolgunun yapılacağı, yaklaşık 10 bin kişinin istihdam projenin güzergahı da belirlenmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, projenin 1/100.000’lik planını onayladı. Projeyle ilgili ÇED raporu tamamlandı ve askıya çıktı. Küçükçekmece Gölünden başlayacak proje, Terkos Gölünün doğusundan Karadeniz’e ulaşacak bir hat boyunca inşa edilecektir.
KANAL İSTANBUL YAP İŞLET DEVRET MODELİ İLE YAPILACAK
Anayasa Mahkemesi, bu projenin yap-işlet-devret modeli kapsamına alınmasıyla ilgili düzenlemenin iptaline ilişkin malum çevrenin başvurusunu reddetmiştir. Bir başka ifadeyle bu projenin kararı verilmiş, süreci başlatılmış ve belirli bir aşamaya da gelinmiştir. Kanal İstanbul’un proje ve inşa süreciyle ilgili hazırlıklarımız tamamlanmak üzeredir; inşallah yakında bununla ilgili ihaleye de çıkılacaktır. Bu büyük projeyi, devletimize ve milletimize herhangi bir yük getirmeden, yap-işlet-devret modeliyle tamamlayarak inşallah hizmete sunacağız.
BUNLAR TÜRKİYE'YE YATIRIM YAPMAYIN DİYENLER
Ülkeye ve millete hizmet etmek nasip işidir. Şayet nasibinizde böyle hayırlı bir işe vesile olmak yoksa, önünüze gelen fırsatları da tepersiniz. Biz İstanbul’a ve Türkiye’ye kazandırılacak tarihi bir eser olarak gördüğümüz Kanal İstanbul’a, herkes gibi muhalefetin de destek olmasından memnuniyet duyarız. Ama onlar ne yapıyor? Destek olmak bir yana, “Biz bunu yaptırmayız, yapanlara da parasını ödemeyiz” diyebilecek kadar akıl, mantık dışı bir yere savruluyorlar.
Bu, bırakınız devlet yönetimini ve siyaseti, çocukların kendi aralarında evcilik oynarken bile etmeyecekleri bir sözdür. Kumaşında azıcık devlet adamlığı, yönetici sorumluluğu, hukuk bilgisi, hak ve adalet anlayışı olan hiç kimsenin ağzından böyle bir söz çıkamaz. Gerçi bunlar, gittikleri yerlerde ülkelerini şikayet edip, uluslararası yatırımcılara “Türkiye’ye gelmeyin” çağrısı yapabilecek kadar muvazeneyi yitirmiş bir zihniyetin mensuplarıdır. Onun için de iflah olmuyorlar, kendi bataklıklarında çırpınıp duruyorlar. Bunun da ötesinde, projeye niçin karşı çıktıklarının makul-mantıklı-bilimsel izahını da yapamıyorlar.
CHP TARİHİ BOYUNCA BÜYÜK PROJELERE TAKOZ KOYMAYA ÇALIŞTI
Öyle ya… Karşı çıkıyorsanız, hesabınızı, kitabınızı, alternatiflerinizi ortaya koyarsınız, bizi de, milleti de ikna ederseniz, mesele biter. Peki, bunların söylediği nedir? Kimi, “bunu hangi parayla yapacaksın” diyor. Halbuki projenin modeli yap-işlet-devret, yani finansmanı zaten kendi içinde… Kimi, “çevre ve deprem riski” diyor. Halbuki projenin hazırlıkları kapsamında, çevre ve deprem meselesi de dahil 56 kurumdan olumlu görüş alınmıştır. Kimi de, “gereksiz” diyor. Herhalde bu söz, CHP’nin klasik muhalefet zihniyetini en iyi yansıtan ifadedir. Çünkü CHP, tarihi boyunca ülkemizin her önemli projesine böyle diyerek karşı çıkmış, takoz koymaya çalışmıştır.
GAP PROJESİNE BİLE KARŞI ÇIKTILAR
İstanbul’a Vatan Bulvarı açılırken, genişliğini eleştirerek, “buraya uçak mı indireceksiniz” diyorlardı. Aynı CHP, şimdiki 15 Temmuz Şehitler Köprüsünün inşaatına “bu köprüden mutlu azınlık geçecek” gerekçesiyle karşı çıktı. Acaba buradan CHP'ye oy veren kardeşlerim geçmedi mi? Biz bunu yaparken bunun ayrımını yapmıyoruz ki. Biz bunu tüm milletimize, tüm insanlığımıza yapıyoruz. İnşaat bittiğinde hükümet değişip de açılışını yapmak kendilerine nasip olunca, bu sefer pişkince “büyük eser” diyerek projeye sahip çıkmaktan da geri kalmadılar.
Geçmişte yerli ve milli uçak, yerli ve milli silah, yerli ve milli demiryolu, yerli ve milli araba projelerimizi akamete uğratan, hatta GAP projesine dahi karşı çıkan yine bunlardır. CHP kafasının, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünde, Yavuz Sultan Selim Köprüsünde, İstanbul-İzmir Otoyolunda, İstanbul Havalimanında ve diğer yüzlerce, binlerce projedeki tutumunu en iyi milletimiz biliyor. Hamdolsun milletimiz Türkiye’yi bu “istemezükçü” zihniyetin eline bırakmadı, inşallah bundan sonra da bırakmayacak.
PROJENİN SAHİBİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİDİR
Biz vatanımız İstanbul’a bu projeyi kazandırmakta kararlıyız. Projenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Kurumların görevi, devletin aldığı karara uygun şekilde kendi sorumluluk alanlarında üzerlerine düşeni yapmaktır. Görevini ihmal eden hesabını millete ve hukuka muhakkak verecektir. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
Kaynak: TRT Haber
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Kanalın uzunluğu 45 kilometre, taban genişliği 275 metre, derinliği 21 metreye yakın olacaktır. Bünyesindeki 2 limanı, 1 yat limanı, lojistik merkezi, 7 köprüsü, 2 demiryolu ve 2 hafif raylı geçişi ile Kanal İstanbul, dünya çapında bir eser olacaktır. İnşası sırasında 1,1 milyar metreküplük dolgunun yapılacağı, yaklaşık 10 bin kişinin istihdam projenin güzergahı da belirlenmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, projenin 1/100.000’lik planını onayladı. Projeyle ilgili ÇED raporu tamamlandı ve askıya çıktı. Küçükçekmece Gölünden başlayacak proje, Terkos Gölünün doğusundan Karadeniz’e ulaşacak bir hat boyunca inşa edilecektir.
KANAL İSTANBUL YAP İŞLET DEVRET MODELİ İLE YAPILACAK
Anayasa Mahkemesi, bu projenin yap-işlet-devret modeli kapsamına alınmasıyla ilgili düzenlemenin iptaline ilişkin malum çevrenin başvurusunu reddetmiştir. Bir başka ifadeyle bu projenin kararı verilmiş, süreci başlatılmış ve belirli bir aşamaya da gelinmiştir. Kanal İstanbul’un proje ve inşa süreciyle ilgili hazırlıklarımız tamamlanmak üzeredir; inşallah yakında bununla ilgili ihaleye de çıkılacaktır. Bu büyük projeyi, devletimize ve milletimize herhangi bir yük getirmeden, yap-işlet-devret modeliyle tamamlayarak inşallah hizmete sunacağız.
BUNLAR TÜRKİYE'YE YATIRIM YAPMAYIN DİYENLER
Ülkeye ve millete hizmet etmek nasip işidir. Şayet nasibinizde böyle hayırlı bir işe vesile olmak yoksa, önünüze gelen fırsatları da tepersiniz. Biz İstanbul’a ve Türkiye’ye kazandırılacak tarihi bir eser olarak gördüğümüz Kanal İstanbul’a, herkes gibi muhalefetin de destek olmasından memnuniyet duyarız. Ama onlar ne yapıyor? Destek olmak bir yana, “Biz bunu yaptırmayız, yapanlara da parasını ödemeyiz” diyebilecek kadar akıl, mantık dışı bir yere savruluyorlar.
Bu, bırakınız devlet yönetimini ve siyaseti, çocukların kendi aralarında evcilik oynarken bile etmeyecekleri bir sözdür. Kumaşında azıcık devlet adamlığı, yönetici sorumluluğu, hukuk bilgisi, hak ve adalet anlayışı olan hiç kimsenin ağzından böyle bir söz çıkamaz. Gerçi bunlar, gittikleri yerlerde ülkelerini şikayet edip, uluslararası yatırımcılara “Türkiye’ye gelmeyin” çağrısı yapabilecek kadar muvazeneyi yitirmiş bir zihniyetin mensuplarıdır. Onun için de iflah olmuyorlar, kendi bataklıklarında çırpınıp duruyorlar. Bunun da ötesinde, projeye niçin karşı çıktıklarının makul-mantıklı-bilimsel izahını da yapamıyorlar.
CHP TARİHİ BOYUNCA BÜYÜK PROJELERE TAKOZ KOYMAYA ÇALIŞTI
Öyle ya… Karşı çıkıyorsanız, hesabınızı, kitabınızı, alternatiflerinizi ortaya koyarsınız, bizi de, milleti de ikna ederseniz, mesele biter. Peki, bunların söylediği nedir? Kimi, “bunu hangi parayla yapacaksın” diyor. Halbuki projenin modeli yap-işlet-devret, yani finansmanı zaten kendi içinde… Kimi, “çevre ve deprem riski” diyor. Halbuki projenin hazırlıkları kapsamında, çevre ve deprem meselesi de dahil 56 kurumdan olumlu görüş alınmıştır. Kimi de, “gereksiz” diyor. Herhalde bu söz, CHP’nin klasik muhalefet zihniyetini en iyi yansıtan ifadedir. Çünkü CHP, tarihi boyunca ülkemizin her önemli projesine böyle diyerek karşı çıkmış, takoz koymaya çalışmıştır.
GAP PROJESİNE BİLE KARŞI ÇIKTILAR
İstanbul’a Vatan Bulvarı açılırken, genişliğini eleştirerek, “buraya uçak mı indireceksiniz” diyorlardı. Aynı CHP, şimdiki 15 Temmuz Şehitler Köprüsünün inşaatına “bu köprüden mutlu azınlık geçecek” gerekçesiyle karşı çıktı. Acaba buradan CHP'ye oy veren kardeşlerim geçmedi mi? Biz bunu yaparken bunun ayrımını yapmıyoruz ki. Biz bunu tüm milletimize, tüm insanlığımıza yapıyoruz. İnşaat bittiğinde hükümet değişip de açılışını yapmak kendilerine nasip olunca, bu sefer pişkince “büyük eser” diyerek projeye sahip çıkmaktan da geri kalmadılar.
Geçmişte yerli ve milli uçak, yerli ve milli silah, yerli ve milli demiryolu, yerli ve milli araba projelerimizi akamete uğratan, hatta GAP projesine dahi karşı çıkan yine bunlardır. CHP kafasının, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünde, Yavuz Sultan Selim Köprüsünde, İstanbul-İzmir Otoyolunda, İstanbul Havalimanında ve diğer yüzlerce, binlerce projedeki tutumunu en iyi milletimiz biliyor. Hamdolsun milletimiz Türkiye’yi bu “istemezükçü” zihniyetin eline bırakmadı, inşallah bundan sonra da bırakmayacak.
PROJENİN SAHİBİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİDİR
Biz vatanımız İstanbul’a bu projeyi kazandırmakta kararlıyız. Projenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Kurumların görevi, devletin aldığı karara uygun şekilde kendi sorumluluk alanlarında üzerlerine düşeni yapmaktır. Görevini ihmal eden hesabını millete ve hukuka muhakkak verecektir. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
Kaynak: TRT Haber